YA SİZ OLMASAYDINIZ?
Ülkemizin her yanını düşmanlar istila ettiği; Trakya’yı İngilizlere, İzmir’i Yunanlılara, Güney Doğu İllerimizi Fransızlara ve Doğu Bölgemizi Ermenilere peşkeş çekildiği, İstanbul’da yaşayan Müslüman Türk’lerin kendi vatanlarında yabancı, itilip kakılan, hakaretlere maruz bırakıldığı, İzmir’in işgalinde Yunanlı bir teğmenin Nadir Binbaşı’yı halkın huzurunda tokatlayıp yüzüne tükürdüğü o dönemde, Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyetini kuran, milli mücadele kahramanları Gazi Mustafa Kemal ve dava arkadaşları; ya siz olmasaydınız?
Bize ilim ve irfan öğreten, en kötü şartlarda bile karanlıkları aydınlatan, bazen bir köy okulunun kırık dökük belki de kilitlenecek sağlam bir kapısı olmayan bir lojmanın âdete bekçiliğini yapan, bazen bir hizmetli gibi elinde süpürge sınıfları temizleyen, öğrencileri üşemesin diye sobayı tutuşturmak için bir elinde çakmak diğer elinde çıra ile koşuşturan, hastalanan öğrencisini sırtıyla sağlık ocağına kadar taşıyıp onun acısını bir anne veya bir baba şefkatiyle yüreğinde hisseden, almış olduğu üç beş kuruş maaşla ihtiyaç sahibi öğrencilerine madden destek olmaya çalışan, zaman zaman hain bir kurşuna hedef olma pahasına ülkemizin en ücra köşelerinde en kötü şartlarda bile yılmadan, usanmadan ve büyük bir özveriyle geleceğimizin kaderini belirleyecek azimli, kararlı, üretken ve vatanına bağlı nesiller yetiştiren, eğitim camiamızın temel taşları öğretmenlerimiz; ya siz olmasaydınız?
“İslami’n gazisi olmayan bir kimse, Türk’ün kahramanı’da sayılmaz” fetvalarıyla Milletimizi istiklal harbine koşturan, ölüm kalım savaşının kahramanı ve şehidi olmaya davet ederek Yüce Milletimizi tek vücut düşmana karşı birleştiren, milli mücadele yıllarında Ülkemizin düşman işgalinden kurtarılmasında çok büyük emeği olan, Özbekler Tekkesinin Şeyhi Ata Efendi ve İlk Cihat fetvasını veren Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi gibi “ Cumhuriyetin manevi mimarları” din adamlarımız; ya siz olmasaydınız?
Gazinin huzurunda: “Türk Milletinin resmi dini Hıristiyanlık” ibaresini 1924 Anayasasına yazdırma cüretini gösteren kendini şaşırmış, köksüz sözde aydınlara anlayacakları dilden cevap veren; Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal, İnönü Savaşının Başkomutanı İsmet İnönü, Şark Kahramanı Kazım Karabekir Paşa ve Fevzi Çakmak gibi hayatını vatana adayan paşalarımız; ya siz olmasaydınız?
Sakarya Meydan Savaşında attan düşerek sol böğrünün taşa çarpması sonucu kaburgalarından birinin kırılıp, ciğerini tahriş etme tehlikesi geçiren Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal’ in sağlığına kavuşması için günün yirmi dört saati başucunda bekleyen; Dr. Mim Kemal ÖKE, Dr. Adnan ADIVAR, Dr. Refik SOYDAN ve Nesrin Hemşire; ya siz olmasaydınız? Yunanlılar İzmir’i işgal ettiğinde kara haberi manşetten okuyucularına duyurarak Mustafa Kemal ve askerlerine atfen “bu çetecilerin sonu geldi” diye zil takıp oynayan gazeteci bozuntusu Ali Kemal ve benzeri satılmış hainlere:
“ Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.” diye haykıran; Mehmet Akif Ersoy ve dava arkadaşları: Ziya Gökalp, Süleyman Nazif, Ağaoğlu Ahmet Bey, Ahmet Emin Yalman, Aka Gündüz, Hüseyin Cahit gibi kahraman şair yazar ve aydınlarımız; ya siz olmasaydınız?
Bizler evlerimizde rahat ve huzur içerisinde yaşarken, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden, etle tırnaktan öte birbiriyle kaynaşan Milletimizin birlik çimentosunu bozmaya yeltenen, insanların arasına nifak ayrılık ve ayrımcılık tohumları ekmeye çalışan, kundaktaki bebekleri kurşunlayacak kadar cani, gözü dönmüş bebek katillerine; kar kış soğuk çal çamur demeden amansız mücadele veren, kefenleri koltuğunda ölümün üzerine gülerek giden kahraman Mehmetçiklerimiz ve emniyet görevlilerimiz; ya siz olmasaydınız?
Arsızlığı, hırsızlığı, dolandırıcılığı, yağmacılığı, yardakçılığı, mafyacılığı, çeteciliği, eşkıyalığı, zorbalığı, kaba kuvveti kendisine meslek edinen, hak arama yerinin halen dağ kanunlarında arayan ve uygulamaya kalkışan zavallı, aciz mahlûkatlara, yasaların kendilerine verdiği yetkiler çerçevesinde hadlerini bildiren;
Cumhuriyetin Savcıları; ya siz olmasaydınız? Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında kağnılarla cepheye silah taşıyan, hatta bizzat savaşarak ülkemizin kurtuluşuna erkeklerimiz kadar katkıda bulunan, oğlunu askere uğurlarken "Hadi oğul, hadi git! Al bayrağın uğrunda ya gazi ol ya şehit...'' diyen kahraman Türk anaları; ya siz olmasaydınız?
Hainler tarafından katledilen şehit oğlunun cenazesinde “ Vatan sağ olsun, diğer çocuklarımda vatana kurban olsun” diye haykıran yiğit ve vatanperver babalar; ya siz olmasaydınız? “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” yerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “ DOĞRULARI SÖYLEMEKTEN ÇEKİNMEYİNİZ” yüce sözünü benimseyin; yazarçizerlerimiz; ya siz olmasaydınız? Sahi ya siz olmasaydınız? Acep ne olurdu bu milletin hali!!! 01.04.2008