Sarıkamış İl Olmalımıdır?

(Sarıkamış’ın güncel hali. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.)

Turizm Kenti Şehitler Diyarı diye övündüğümüz; kristal karı, ormanı, doğası, mesire alanları, ovası, çiçeği böceği soğuk sularının ayrı bir tadından bahsedip Allahuteala nin bahşettiği bütün güzelliklerin (nimetlerin) üzerine zerre kadar bir şey koymadığımız bu güzelim kentin İl olması hususunda iyi niyet ve samimi duygularından zerre kadar şüphem olmadığı gibi en az benim kadar Sarıkamış'a olan sevdalarını bildiğim çok kıymetli dost ve arkadaşlarımızın gerek kendi sayfalarında gerekse Sarıkamış Platformunun sayfasında paylaşımlar yaptıklarını gördüğümde, bir an içimden neden olmasın diye geçirip, sonra mevcut tabloya göz attığımda acaba olabilir mi endişelerimi başta çok kıymetli Sarıkamış halkı ve Sarıkamış'a gönül vermiş hemşerilerimizle paylaşmak istedim.

Atalarımızın bir sözü vardır. "Aslan yatağından bellidir" Birde halk dilinde "bir evin düzeni, tertibi kapısının önünden belli olur" derlermiş eskiden.

Bir misafirin şehre ilk ayak bastığı yer varsa havaalanı, yoksa terminalidir. Gelen misafir buradaki düzene tertibe göre o şehir hakkında notunu verir.

1966-1976 yıllarında belediye başkanlığı yapan rahmetli Hüseyin Bildik döneminden kalma yaklaşık elli yıl önce (yarım asır) inşa edilen otogar o dönemin şartlarına göre son derece moderndi. Lakin günümüze kadar yıpranmış, yaşlanmış kırık dökük yazıhanelerin derme çatma barınakları andıran atıl vaziyette bir harabe görünümlü sözde terminale sahibiz.

Mesela dünyada belki de Sarıkamış ölçeğinde hiç bir ilçeye nasip olmayan İlçemizin göz bebeği Millet Bahçesinde daha on yıl öncesine kadar açık alanda düğünlerimizin yapıldığı halayların çekildiği, gençlerin vakit geçirdiği bir kafe, ortasında havuzu olan Sarıkamış halkının çoluk çocuğu ile oturup dinlenebileceği etrafında kamelyalarla süslenmiş bir mekân bugün; çok afbuyrun adeta dana yatağı başlarında çobanları olmak üzere içerisinde bölük hayvanların otarıldığı bir mera görünümündedir. Ekteki resimleri incelediğinizde buna canlı şahit olacaksınız. Bu kadar sahipsizlik insanın içini acıtıyor. Asıl insanı kahreden "Meçhul Asker Şehitliği “ne giden yolun hayvan pisliğinden geçilmemesi. Aslında bu durumu sadece mevcut belediye başkanına yüklemek insafsızlık olur. Bu duruma gelme sebebi önceden özelleştirilip kiraya verildi, işletmeci bir müddet sonra belediyeden alacağım var diyerek alacağı yerine bütün eşyaları ve mevcut demirbaşı toplayıp terk etmesiyle viraneleşme başladı. Akabinde gelen gideni aratmadı

ve durum bu noktaya geldi.

Yıllardır yetkililere gerek bizzat gerek sosyal medya üzerinden seslenerek; lütfen her köy camisine İŞ KUR 'dan en az bir işçi görevlendirildiği gibi Millet Bahçesinde hiç olmazsa iki tane iş kur personeli görevlendirilsin bari hayvanlardan korunsun, hiç olmazsa doğal haliyle kalsın dedik ancak kimseye anlatamadık, daha doğrusu anlamak isteyen olmadı.

Sorunlar o kadar çok ki nereden başlayıp nasıl anlatacağımı şaşırıyorum.

Öte yandan yine Millet bahçesi içerisinde bulunan tarihi bir mekân belediye işçilerinden birine tahsis edildi vatandaş emekli olana kadar oturdu çıktıktan sonra burası da atıl duruma düştü. Ekteki resimlerde göreceksiniz oda harabe olmuş. Hâlbuki iş bu mekân restore ettirilip turizme kazandırılabilirdi. Yine Millet Bahçesinde bulunan Fetö'nün dershanesi vekâleten bir yapıydı burası da dönemin belediye başkanı tarafından dibinden dozerle kazanıp atıldı. Çok amaçlı kullanılabilirdi. Şu anda eski devlet hastanesi de kaderine terk edilmiş ayyaşlara ev sahipliği yapmaktadır. Doğu lojmanları batı lojmanları ve cer atölyeleri, aynı kaderi paylaşmaktalar. Bu yapıların birçoğu tarihi mekânlar yerel yönetimler olarak biz yapamıyorsak en azından ihaleye verilip turizm kazandırılması olmazsa olmazlarımızdan.

Katerina Köşkü kulis bilgisi olarak iş adamı hemşerimiz Torunoğlularına ihale edildiği ve hatta yanı başına yüz yataklı bir otel yapılacağı duyumları tüm hemşerilerimizi sevindirmiş ancak aradan geçen iki yılda bir tek çivi çakılmayışı ümitlerimizi suya düşürmüştür.

Bilindiği üzere yaklaşık bir ay önce Sarıkamış Millet Bahçesinde bir doğal afet sonucu yüzlerce ağaç telef oldu ve akabinde söz konusu ağaçlar Orman işletmesi veya belediye tarafından kesilip soyuldu ve halen bahçe ortasında bekletilmektedir. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Acaba bir an evvel bu ağaçlar değerlendirilmek üzere Orman işletme müdürlüğünün depolarına neden taşınmıyor? Çünkü her an el değiştirmeye çok müsait bir ortam var burada.

Öte yandan Belediye tarafından Millet Bahçesinde yaptırılan kamelyaları ilk gördüğümde çok heyecanlanmıştım kendi kendime galiba burası mesire alanı yapılacak ve artık Millet Bahçesi koruma altına alınıp vatandaşın hizmetine sunulacak derken hevesimiz kursağımızda kaldı. İlkbaharın başladı, bu yıl yaz bitmek üzere bir kaç kamelya yaptırıldı onların da birçoğu fırtınada yıkıldı fakat aradan geçen bir ay zaman zarfında yıkılan kamelyalar olduğu gibi yerlerde sere serpe toplanıp onarılması bekleniyor.

Doğa güzelliği ve Kristal kar kalitesiyle dünyada isminden söz ettiren Bayrak Tepe Kayak Merkezine olan rağbet nedeniyle özellikle son bir kaç yıl içerisinde çok sayıda yıldızlı oteller inşa edilmiş

Ancak gelin görün ki gerek şehir merkezindeki ana caddeler gerekse otellerin bulunduğu cadde ve sokaklar çakır çukur kırık dökük bir vaziyette şehir terk edilmiş virana bir görünümde. Rusya sanki Ukrayna'yı değil Sarıkamış'ı bombalamış. Şehir Merkezinde wc yok, gelen misafirlere mahcup oluyoruz.

Sarıkamışlı gençler çok sevdikleri baba yadigârı evlerini ve hatıralarını burada bırakıp herhangi bir iş bulma ümidiyle başka yerleşim merkezlerine göç etmek zorunda kalıyorlar. Sarıkamış ta nüfus bitme noktasına gelimmiş. Akşama kadar bir esnafın kapısında oturup oradan geçenleri saysanız sayısı elliyi bulmaz bunun kaç tanesi o esnafa müşteri olma ihtimali var.

Gerek ekonomi olarak daha zengin gerekse nüfusu en kalabalık köylerimizin yarısına yakını Karakurt Barajı nedeniyle Sarıkamış'tan fiziki bağı kesilmiş söz konusu köylerin bir kısmı Kağızman'a bir kısmında Horasan'a gitmek zorunda kalmıştır. Bu durum esnafı olağanüstü etkilemektedir. Aslında istense barajın dar bir yerinden bir köprü yaptırılıp, söz konusu köylerimiz yeniden kazanılabilirdi. Ancak bugüne kadar böyle bir girişimde bulunan bir siyasiye veya herhangi bir yetkiliye şahsen rastlamadım. Aksini bilen varsa bilgilendirirse sevinirim.

Sarıkamış ekonomi olarak desteklenmelidir. Hali vakti yerinde olan kıymetli hemşerilerimizin devlet desteğini de göz önünde bulundurularak bu bölgeye yatırım yapmaya davet ediyoruz.

Sarıkamış'ta göçün durdurulması için hayvancılık ve Turizm sektörü güçlendirilmeli burada hayatını idame eden hemşerilerimizin turizmden nemalanmaları sağlanmalıdır. Buda ev pansiyonculuğunun yaygınlaşmasıyla olacağı kanısındayım. Yıllar önce bir grup hemşerimizle üzerinde çalışılmış projelendirilmiş ancak hayata geçirilme safhasında nifak tohumları ekilmiş ve proje yarım kalmıştır. Öte yandan bölgemizin geçim kaynağı hayvancılık devlet desteği ile güçlendirilmelidir diye düşünenlerdenim.

Kıymetli hemşerilerim;

Diyelim ki Sarıkamış burada anlatılanların tam tersi son derece modern bir kent İl olma vasıflarını taşıyor.

Peki, İl olduğunda hangi ilçeler bağlanacak? Bize en yakın Selim mi? Kağızman mı? Yoksa Erzurum’a bağlı Şenkaya veya Horasan mı? Iğdır ve Ardahan’ı Kars'tan ayırıp kolları budanıp yalnızlaştırıldığı için, iş bu üç ilde siyasetten istediği yatırımları alamıyor. Âcizane derim ki gelin el birliğiyle; Türkiye’nin en büyük köylerinden biri olan Sarıkamış'ı köy görünümünden kurtarıp kentleştirelim. İl olmayı bilahare düşünürüz.

Benim görüşüm bu yöndedir.

Ya sizce Sarıkamış İl olmalı mıdır, ne dersiniz?