EDEPLİ OLMAK
Edepli olmak; kibar, hürmetli en önemlisi de ahlaklı ve medeni olmak anlamına gelir literatürümüzde. Bir insanın edepli olması ahlaki olmasıyla eşdeğerdir. Kişinin sıraladığımız bu meziyetlere sahip olması ailesinden almış olduğu terbiye ile mümkün olabileceği kanısını taşırız genellikle. Ancak bireyin kişilik yapısının olgunlaşmasında ve şekillenmesinde çevre faktörü ve devlet politikalarını hep göz ardı ederiz nedense…
Çocuğun ailesinden almış olduğu eğitim baki olmayıp, edinmiş olduğu arkadaş çevresi ve okulda verilenlerle yeniden şekillenmektedir. Burada çocuğun eğitiminde ailesinden çok okulundan almış olduğu eğitim ve çevresinin daha etkili olduğu aşikârdır.
Edepli ve dolaysıyla ahlaklı fertlerden oluşan bir milletin gerek teknolojide gerekse de medeniyette çağ atlamaması mümkün değildir. Nitekim Alman Filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche; “Ahlak esasen toplumu çöküntüden kurtaracak ve toplumun muhafazasını sağlayacak bir araçtır.” Sözüyle ahlakın toplumdaki önemine işaret etmiştir.
Ahlak, Medeniyet, kültür, askerlik, teşkilatçılık ve disiplin denince akla yüce Milletimiz gelmektedir. Şanlı tarihimizde Çağ açan, çağ kapatan bir milletin yiğit ve çilekeş evlatları yüzü suyu hürmetine tarihte küçülmeyen bir Millet unvanını almışızdır. Aksini kimse söyleyemez. Kısaca bir milletin yükselmesi o milleti meydana getiren ahlaklı, disiplinli, onurlu, çalışkan, üretken ve azimli fertlerine borçludur.
Ahlaklı olmak her yapılana “başım gözüm üstüne” demek değildir elbette! Aksine haksızlıklara boyun eğmeyen, hakkını hukuksal çerçeveler içerisinde aramasını bilen, dürüst ilkeli, adil ve paylaşımcı olanıdır.
Bir insan iyi bir insan olmak istiyorsa önce ahlaklı olmalıdır. Çünkü İyi bir insan olmanın yolu ahlaklı olmaktan geçer.
Ahlak erdemli insanlarda bulunan bir meziyettir.
İşinde ehil, kurallara riayet eden, verilen görevi harfiyen yerine getirip, amirlerine ve mesai arkadaşlarına karşı ölçülü ve saygılı olmak ahlaki bir davranıştır.
Ahlak yaşamımıza yön verip çevremizdekilerle olumlu yâda olumsuz ilişkilerimizi belirleyen bir araçtır.
Bütün bunlar ahlaklı ve edepli insanlarda olması gereken kurallar olup, değim yerindeyse ahlaklı insanların kırmızıçizgileridir.
Peki ya ahlaksızlık ya da edepsizlik?
Birazda ahlaksız ve edepsiz tipler üzerinde durmak istiyorum.
Bana göre; görevinde başarısız, üretken olmayan, çalıştığını sanıp mesai saati dolduran, amirlerine ve arkadaşlarına saygısız ve fütursuz davranışlar sergileyen, nerde ne zaman nasıl hareket edeceğini bilmeyen, olduğundan fazla görünmeye çalışıp böbürlenen hak etmediği makam ve mevkilere göz dikip o koltuklara oturma pahasına yağcı ve yalakalık yapmaktan ar duymayan, kısaca başkalarının ayakları altında paspas olan mahlûkatlar elbette ki ahlaksız ve edepsiz insanlardır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet (sav) in Kuran’da zikredilen güzel ahlak özelliklerinden bazılarına yer vermek istiyorum.
Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadisinde "Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer" diye buyurmuşlardır. Bir başka hadisi şeriflerinde de "İmanın kemali, güzel ahlakladır" sözleriyle güzel ahlakın imanın en önemli alametlerinden biri olduğuna işaret etmişlerdir.
Bu nedenle güzel ahlakın en güzel örneklerini öğrenmek ve uygulamak önemli bir ibadettir.ALLAHÜTEALÂ bizleri güzel ahlak sahiplerinden eylesin.
23 Mayıs 2008
Mükerrem ALADAĞ