AZİZ DEMİR ile Söyleşi
GİTTİK, GÖRDÜK, ŞAHİT OLDUK
Bölgemizde ilk sebzeyi yetiştirerek Tarım İl Müdürlüğünce örnek çiftçi seçilen ve yapmış olduğu faaliyetlerle son zamanlar kamuoyunda kendisinden sıkça söz ettiren; Turizm Beldesi İlçemiz Sarıkamış’ın Kalabaş Köylülerinden Aziz DEMİR’i yakından tanımak ve yetiştirmiş olduğu sebze ve meyveleri yerinde görüp tespit etmek amacıyla; Gazetemizin köşe yazarlarından Mükerrem ALADAĞ’ın kendisiyle yapmış olduğu röportajı noktası virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz.
Her karşılaştığımızda köyünde yetiştirdiği ve yetiştirmeye çalıştığı sebze ve meyvelerden bahsedip, yetkililerin kendisine yardım etmediklerinden yakınan Aziz DEMİR amcayı yakından tanımak ve yaptığı işleri ve yetiştirdiği ürünleri yerinde görüp kamuoyuyla paylaşmak için 11 Kasım 2006 günü İlçemize 37 Km mesafede bulunan Kalabaş Köyünün yolunu tuttuk. Yaklaşık yarım saat gibi bir yolculuğumuz sonucu Kağızman-İstanbul asfaltına 200 metre mesafede bulunan Kalabaş Köyüne vardık. Köyün ilk girişinde yaşları 15 – 18 arasında değişen birkaç çocukla karşılaşıp, Aziz DEMİR’i nasıl bulacağımızı sorduğumuzda, “şu bizim bahçeci Hacı Aziz Amcayı mı soruyorsunuz? Aha bakın yukarıda bize bakıyor” cevapları üzerine, başımızı kaldırdığımızda köyün hemen girişinde yolun üst yamacında Sarı-Kırmızı eşofmanları ile bize el sallayıp yanına gitmemizi işaret ediyordu.
Hafif tatlı bir yamacın başında duran Hacı Aziz Amcanın bulunduğu yere kadar çıkmak çok da zor olmadı. Karşımızda Orta boylu, aksakallı ama son derece dinç ve dimdik duran güler yüzlü bir ihtiyar delikanlıyla karşılaştık. Kendisinin merhametli, yardımsever ve misafirperver olduğu her halinden belliydi. Hacı Aziz amcanın yanına gittiğimizde ilk gözümüze çarpan yaklaşık 85 dönüm arazinin nerdeyse tamamı 3 ila 10 Kg ağırlığında Karpuz, Kavun ve Kabağın yanı sıra Domates, Salatalık, Turp ve Şalgamla ekili olduğuna, yetkililerin yerinde gelip görmeleri için bu zamana kadar toplamadığını, söz konusu meyve çiftliğinin etrafının Kiraz, Vişne, Elma, Armut, Kayısı, Ayva, Üzüm ve Şeftali ağaçlarıyla çevrili olduğunu görüp, bu mevsimde 2200 Metre yükseklikte kristal kar kalitesiyle meşhur Sarıkamış’ta Adana ikliminde yetişen meyve ve sebzelerin burada da yetiştirildiğine şahit olup “Allah, Allah bu sebze ve meyveler nasıl olurda bu mevsimde burada yetişir” demekten kendimizi alamayıp, adeta şok olduk.
Selamünaleyküm Aziz Amca, kolay gelsin.
Aleykümselâm, hoş geldiniz. Buyurun.
Aziz amca burada ne yapıyorsun yalnız başınıza? Senin yaşında herkes camide namaz kılıp, Allah’a dua ederken sen durmadan bu bahçede çalışıp kendini yoruyorsun?
—Namaz kâinatı yaradan yüce Allah’a olan bir borcumuzdur. Ben namazımı fırsat buldukça camide, diğer zamanlarımda da şu yukarıda gördüğünüz çadırda veya her hangi bir yerde kılarak Allah’a olan borcumu ödemeye çalışıyorum. Sonra namaz kılmak çalışmama engel değil ki. Allah hepimizin yaptığı ibadetleri kabul etsin.
Âmin
Aziz amca bu çadırda yalnız mı kalıyorsun?
—Geçen yıla kadar yalnız kalıyordum. Ancak bu yıl, benim köyde ikamet eden dayılarım razı olmadılar. Onlarda kalıyorum.
Amcacığım kaç çocuğun var?
—Ben 6 Çocuk babasıyım.
Çocuklarda yardımcı oluyorlar mı?
—Kendileri İlçede ikamet ediyorlar. Onların kendilerine göre işleri güçleri var. Ben bu bahçeyi tamamen kendi imkânlarımla bu hale getirdim.
Nasıl başladın bahçeciliğe, bu iş bayağı bir maliyet gerektirir kanaatindeyim.
—Ben Bağ-Kur emeklisiyim. Emekli maaşımı her ay buraya harcıyorum.Şu gördüğünüz sulama sistemini 2002 yılında kendi imkanlarımla gerçekleştirdim. Bu sistemi Doğu Anadolu Bölgesinde ilk ben gerçekleştirdim.
Gördüğüm kadarıyla burası normal bir bahçe veya bostandan öte bir meyve çiftliğini andırıyor, bu yapılan işleri en az beş on işçiyle anca yapabilirsin. Sana başkaca yardım eden var mı?
— Burada gördüğünüz ağaçların tamamını kendi ellerimle ektim. Bugüne kadar hiç kimseden yardım almadım. Bırakın yardım etmeyi burada kiraz yetiştireceğim dediğimde köylüler benimle dalga geçiyorlardı. Hatta çocuklarım da senin gibi “ başka işin yok mu? Senin yaşın başın gelmiş otur beş vakit namazını kıl Allaha dua et” diyorlardı. Ama ben bütün bunlara kulaklarımı tıkayıp, Peygamber Efendimizin “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış" hadisini benimseyip hem ibadetimi yaptım hem de durmadan çalıştım.
Peki, amcacığım bu kadar meyve ağacının fidelerini nerelerden getirdiniz? Burada kaç tane meyve ağacı var? Bu gördüğümüz sulama sistemini nasıl yaptınız?
—Kendi gayret ve çabalarımla 2002 yılında köye 2 km mesafeden doğal kaynak suyundan yağmurlama sistemini bölgemizde ilk defa ben gerçekleştirdim. Bu vesileyle 13 Kg büyüklüğünde karpuz,50 cm uzunluğunda havuç, 8.ayda turp, şalgam ve ıspanak ekip, 10. ayda mahsul aldım, 15 m2 toprakta 30 Kg çilek yetiştirdim. Ben birkaç deneme yaparak baklanın bölgemizde çok verimli olduğu tespit ettim, İzmir Ödemiş’ten son sistem 1600 kiraz, her birinden 300’er adet olmak üzere Fişne, Armut, Elma, Kaysı ve şeftali fidanı alarak Kalabaş Köyünde yetiştirmeye başladım. Allah nasip ederse önümüzdeki yıl bu meyvelerden hep birlikte yeriz. Bütün bu çalışmalarım hususunda Kars Orman ve Çevre Müdürlüğünü bilgilendirdim ve teknik elaman desteği istediği istedim. Ancak olumsuz cevaplar aldım. Bütün kapılar yüzüme kapandı. Yaptığım çalışmalardan dolayı Erz. Ziraat Fak. Rektörü Ziya YURTTAŞ tarafından takdirle ödüllendirildim. Bölgemizde Kalabaş Köyünü Pilot bölge olarak seçtirdim. Büyük bir öfkeyle içini çekerek; buradan işsizim işim yok diyen gençlere sesleniyorum! Ben 72 yaşında bunları yapıyorum da siz neden yapamıyorsunuz, daha ne zamana kadar babanızdan para isteyeceksiniz? Lütfen aile bütçenize ve ülkenize yararlı olmanız için çalışın ve üretken olun. Ben iş bulamıyorum, işim yok diyenlere inanmıyorum!
Hacı amca insanın aklına gelmiyor da değil, acaba sen çok mu ihtiyaçlı birisin, durmadan çalışıyorsun?
—Kesinlikle hayır. Ben burada bunu söylemek istemem ama lütfen yazmayın. Yanlış anlaşılır. Benim Sarıkamış’ta üç dört dairem iki üç tanede işyerim var. Bu işyerlerini çocuklarım çalıştırıyor. Şükür Allahıma hiçbir şeye ihtiyacım yoktur. (Hacı amcanın affına sığınırız sözümüzü tutmadık.)
Hacı amca tekrar aynı şeyi söyleyeceğim yine kızacaksın; çocukların doğru söylüyor. Otur beş vakit namazını kıl Allaha şükret. Senin neye ihtiyacın var ki, beş günlük dünyada?
Buradaki asıl amacın ne amcacığım?
—Benim amacım bugün internet köşelerinden çıkmayan, bırakın aile bütçesine katkı sağlamayı kendi harçlığını bile ailesinden bekleyen asalak ve tembel gençliğe örnek olmak. Ben bahçemde çalıştırmak için bir adam bulamadım. Ama bugün kahvehanelere gidin tıklım tıklım gençlerle dolu. Tabiî ki onlarda haklı onları bu duruma düşüren esasen bizleriz. Kaymakamlık Fak-Fon’u muhtarın beyanını baz alıp, adamlara kışlık kömürünü, yiyeceğini, harçlığını verirse… Bu hususta sizinde bir makalenizi okumuştum. Her ailenin evine kadar sıcak yemeğini servis yaparsa elbette ben bugün bahçemde çalıştıracak adam bulamam. Bu toplumu sorumsuz, tembel, avantacı, asalak ve dilenci durumuna düşüren bizleriz. Ben bu yaşımda çalışıp ve üretken olmaya aileme ve dolaysıyla ülkemin bütçesine katkı sağlamaya çalışıyorum. Semeresini de aldım. Dün benimle dalga geçenlere bugün kavunun kilosunu 1 YTL’ e satıyorum.
Aziz amca hakkını helal et, ekmeğini yiyip, köz çayını içtik. Artık vakit geldi bize müsaade…
Helal olsun ne yaptık ki, kusura bakmayın fazla bir şey ikram edemedim. Ancak eğer arabanızda yer varsa biraz karpuz, kavun, turp şalgam, domates, salatalık götürüp, kendiniz ve yakın çevrenizdekilere tattırırsanız sevinirim.
Aziz amcaya Teşekkür ettikten sonra helâlaşıp Sarıkamış’ın yolunu tuttuk.
Mükerrem ALADAĞ