“ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ, BİR BAŞKA YAKAR”
 Vatan hainlerinin katlettiği on iki Mehmetçiğimizden bir tanesi de İlçemizin Aşağı Sallıpınar Köyünden Aslan ve Hasse’den olma 1987 Doğumlu Piyade Er Tarık EMEKET’e aitti. Cumhuriyet Meydanında şehidimize yakışır görkemli bir tören yapıldı. Hepimizin içi kan ağlıyordu. Ancak şehidimizin annesi, babası ve yakınlarının feryatları bir başkaydı. Haberi veren spikerin dudaklarından dökülen “Ateş düştüğü yeri, bir başka yakar” sözünün ne kadar da yerinde söylenen bir söz olduğuna bir kez daha hak verdim. Şehidimizi son yolculuğuna uğurlamaya gelenler arasında; Türk’ü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i, Alevi’si, Sünnü’sü kısaca her dilden, her ırktan, her renkten ve her kültürden insanlar doldurmuştu Cumhuriyet Meydanını. Gözden kaçmayan bir şey vardı, neredeyse herkes ağlıyordu. Ağlayanlar sadece bir ırka mensup insanlar değillerdi. Birçok Kürt vatandaşlarımızın gözlerinden akan yaşlara şahit olup, onların çocuklarının da aynı meydanda “Türk-Kürt kardeştir, PKK kalleştir” sloganları yankılanıyordu. Böylesi törenleri umursamayıp, ancak birçok eğlence toplantılarında kendilerini en ön plana çıkaranlar hariç; Kars İli, ilçeleriyle hatta köyleriyle ellerinde bayraklarla Cumhuriyet Meydanını tıklım tıklım doldurmuş, bütün cadde ve ara sokaklar adeta kilitlenmişti. Nerdeyse şehirde adım atacak yer kalmamıştı. İnsanlar hep bir ağızdan “ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ” diye haykırıyorlardı. Bu insanları bir araya getiren ve birbirlerine kenetleyen gizli bir güç vardı. Bu güç; vatan sevgisiydi. Yüce Milletimizin kahraman evlatları vatanlarının bölünmez bütünlüğünden taviz vermeyeceklerini, Milletimizin vakur ve soğukkanlı duruşundan cesaret alıp; kendilerini farklı bir kimlikle tanımlamak ve bunun üzerinden politikalar yapmak isteyenlerin kendi kazdıkları kuyuya kendilerinin düşeceğini, vatan topraklarının sahipsiz olmadığını, etle tırnaktan öte birbirleriyle kaynaşan insanların arasına nifak sokulamayacağını, örneğini Milli Mücadele Savaşında yaşadığımız gibi; gerekirse eli silah tutan herkesin vatanları uğruna hayatlarını feda edebileceklerini haykırıyorlardı. Bu haykırış; Türk Milleti üzerinde oynanmak istenen oyunun tutmayacağını, bu haykırış; Yüce Milletimizin karnı aç, sırtı çıplak, ayağı çarıklıyken bile Çanakkale’de ve kurtuluş savaşında şanlı tarihimizi yazdığı zaferleri gerektiğinde yine yazacağını, Milletimizin birlik çimentosunu hiçbir gücün bozamayacağı mesajını veriyordu hainlere… Törenin bitimine müteakip kılınan cenaze namazından sonra; 3.Ordu Komutanı, Kars Valisi, Alay ve Tuğay Komutanlarımız tüm subay, er ve erbaşlarının yanı sıra mülki erkân Cumhuriyet Meydanından sokaklara taşan kalabalıkla şehidimizin naşını taşıyan aracın peşinden yürekleri parçalayan feryatların semalara yükseldiği büyük bir acı ve nefretle hep bir ağızdan “Bayrağa uzanan eller kırılsın” sloganlarının yankılandığı caddelerden geçerek şehidimizin ebedi istirahatkarına defnedileceği Aşağı Sallıpınar Köyüne doğru yola koyulduk. Konvoy öylesine kalabalıktı ki karşıdan gelen araçların tek yönlü yolda hareket etmeleri imkânsız hale gelmiş bir kenara çekilip konvoyun geçişini beklemek zorunda kalmışlardı. Gerek yolun trafikten rahatlatılması, gerekse de üzerimize düşen bir görev olursa yapmak düşüncesiyle şehidimizin mensup olduğu A.sallıpanar Köyüne biran evvel gitmek için; Çatak Köyünün hemen çıkışında Yayıklı köyüne ayrılan köy yoluna sapmış, sıfır asfaltı aratmayacak bir şekilde yapılan yolla Yayıklı Köyüne kadar gelmiştik. İçimizden böylesi köy yollarını yaptıran veya yaptırılmasına vesile olanlardan Allah razı olsun demek üzereyken, Yayıklı Köyünü geçmiş önce Yukarı Sallıpınar oradan da Aşağı Sallıpınar’a gitmek için hareket etmiştik. Aman Allah’ım buda ne? Yayıklı köyünden sonra sanki her gün kullanılan bir köy yolu değil de adeta yılda bir kez gidilen yayla yolu gibiydi yollar. Yol kenarında şehitlerini karşılamak üzere dizilen köylülere “bu yolla nasıl ulaşım sağlıyorsunuz, Yayıklıdan sonra sanki buralarda yerleşim alanı yok gibi” sorumuza verilen cevap karşısında şaşa kaldık. Yolun bu halinin çok iyi olduğunu, böyle bir yolları olsa bin şükür edeceklerini, bugünkü düzeltmelerinde Şehidimizin naşının bu yoldan getirileceği hesaba katılarak önümüz sıra bir kazıyıcının ve bir kamyonun yollara toprak döküp düzeltilerek gittiğini söylemeleri üzerine en önde şehidimizi taşıyan konvoyun neden Selim İlçesini dolaşarak gittiğini anlamasına anladık da, yayıklı Köyüne kadar yapılan asfalt yolun Yayıklıdan (Divik) sonra neden devam ettirilmediğini bir türlü anlayamadık. İçimizden “Adalettin Bumu Dünya?” demeden de geçemedik elbette... Önümüz sıra giden kamyonun döktüğü ve dozerin düzelttiği topraklar üzerinden geçte olsa feryatların yüreklerimizi parçaladığı, bırakın köyü köyün sahip olduğu tüm arazilerin bizden önce gelen araçlarla dolu iğne atsan yere düşmeyen bir insan seliyle kaplandığı, Şehidimizin doğup büyüdüğü suyunu içip havasını teneffüs ettiği, vatanını koruyup kollamak için kutsal görevine uğurlandığı Aşağı Sallıpınar köyüne vardığımızda şehidimizin ağabeysi Hıdır EMEKET ‘ın “ Vatana hepimizin canı feda olsun, ama bu hainlere karşı neden daha iyi tedbir alınmıyor neden!!!” diye haykırıyordu.
İl ve İlçe müftülerinin yanı sıra çevreden gelen imamların okudukları ayetler ve yaptıkları dualarla şehidimiz Tarık EMEKET’ i ebedi istirahatkarına uğurladık.
Buradan tüm şehit ailelerine ve Yüce Milletimize sabırlar ihsan eder, şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim... 31.01.2008